İNSANIN HAYVAN OLANI


Betül DAĞÜSTÜN
betuldagustun@gmail.com
 
 


İNSANIN HAYVAN OLANI

Mersin Tarsus’tan geldi vahşet haberi. Üniversite öğrencisi Özgecan, kız arkadaşıyla beraber evine dönmek için bir minibüse biniyor, arkadaşı evine geldiğinde iniyor, Özgecan yoluna devam ediyor, sonrasında kayboluyor ve bu vahşet yaşanıyor.

Hayvandan da öte bu varlık gencecik bir kıza tecavüze yeltenip, amacına ulaşamayınca bıçaklayıp ardından defalarca başına levye ile vurup vahşi bir şekilde öldürüyor. İnsanlıktan nasibini almamış katil, aynı ruha sahip olan babası ve arkadaşıyla beraber, ardında iz bırakmak istemedikleri için zavallı kızın üzerine benzin dökerek yakıp bir yere atıyorlar.. 

Peki  bu nasıl bir baba, bunlar nasıl insanlar? Böyle bir suça ortak olmak için nasıl bir ruh haline sahiptiniz, anlamanın mümkün atı yok.

İnsan müsvetteleri, kendilerini savunmak için ne söyleyebilirler ki? Bu olayın bir savunma şekli olabilir mi? Yoksa yine, kızın açık kıyafet ve kısa etek giydiğini söyleyerek mi savunacaksınız aşağılık vicdanlarınızı. 

Bu ve buna benzer olaylarda, gencecik fidanları taciz ve tecavüz ettikten sonra, şiddet kullanıp işkenceyle öldüren aşağılık yaratıkları, bunlara göz yumanları Allah'ın yüce adaletine havale ediyorum. 

.....................

Herhangi birinin mağduriyeti karşısında siyasi, dini ve ideolojik rant düşünmeden tepkimizi vermeliyiz. 

Peki bu vahim olay karşısında kaçımız empati yapabilecek durumdayız? Kaçımız, ‘bizim başımıza gelseydi ne yapardık’ diye düşünecek yürekte? Ben söyleyeyim; kimsede bu empatiyi yapabilecek yürek yok. Tarifi imkansız öyle bir acı ki bu, ne ailesini ne de zavallı Özgecan’ı anlayabiliriz.

Toplumda böyle sapkın düşüncelere sahip olan bireylerin mental tedaviye ihtiyacı olan hastalar olduğunu düşünerek hareket etmeliyiz. Tedaviye cevap vermeyenleri de toplumdan izole etmeliyiz. 

Yaşanan bu vahşet sonrasında idamın ne kadar da gerekli olduğunu hatırladık beraberce.  İdamı medeniyet adına kaldıran zihniyet bilmeli ki çocuğa ve kadına tecavüz edenin suçu tartışılamaz bile.

Buradan şu noktaya dikkat çekmek istiyorum; devlet bu canileri ceza evinde beslemesin, yeter artık! Bu caniler yaşamasın,  biz kadınlar bu sapıkların yaşadığı dünyaya mahkum olmak istemiyoruz. Bin bir emekle büyüttüğümüz, yüzlerine bakmaya kıyamadığımız yavrularımızın acılarıyla kavrulmak istemiyoruz. 

Bugün ülke olarak Özgecan için ayağa kalktık, toplum olarak bu zalimliğe tepki verdik. Özgecan’ın bir süre sonra unutulup yalnızca ölüm yıl dönümünde hatırlanan bir kurban olmasını istemiyorsak, bu yönde gereken yapılana kadar uğraşmalıyız. 

Gönül ister ki aklımızı başımızdan alan, vicdanımızı parçalayan bu olayın faillerine yakışan ceza kısastan başkası olmasın.

Artık haberlerde kadına karşı işlenen iğrenç suçları görmek istemiyoruz. Aramızda gezen, caddelerde yürürken yanımızdan geçen, sapkın ve insani duygulardan yoksun potansiyel tecavüzcüleri ve katilleri suç işlemekten alıkoyacak bir ceza mekanizması istiyoruz. 

.........

Yavrusu hunharca öldürülmüş bir anneyi teselli edecek söz bulamıyorum.

Dayanılması imkansız bu acıyı yaşatan insanlara ''dünya üzerinde bir mekan olduğunu'' hiç mi hiç sanmıyorum.

Bilmem anlatabildim mi.........



Tarih: 19.02.2015 15:03