Dış güçlerin ve ülke içindeki piyonlarının, kardeşliği engelleme çabalarının yanı sıra, bahaneler üreterek, gelecek, inanç ve vatan kaygısı gütmeyen, amaçsız yetişen ve yetiştirilen genç nesil, ulus devlet olma yolunda sorun teşkil ediyor.
Nüfusun çoğunluğunu oluşturan gençlerin, kültürel, inanç, hedef, eğitim ve istihdam noktasında kısıtlı imkânların var olduğu bahanesi ile kendilerini yetiştirmemeleri, gelecek için düşündürücü bir mesele.
Bu ülke aslında sınırları içerisinde bulunan, bütün etnik grupların kardeşliği ile ulus devlet olma imkânına sahip.
Cumhuriyetin kuruluşu ile hortlatılan etnik ayrım ve kışkırtma planlaması stratejik olarak devreye sokuldu.
Ermeni, Yahudi ve devşirmelerden oluşan üst kurul bazen kalemleri ile bazen albenisi yüksek vaatleri ile gündemde kaldı. Gençliği hedef alarak, bazılarını cebren bazılarını ise çeşitli vaatler ile masiva hayalleri yolunda ikna ettiler.
Dış mihrakların ve içerde satılmış kalemlerin destekleri ile uzun yıllar sürecek olan ideoloji savaşları başlatıldı.
Batının ve içteki satılmışların amaç ve planlamalarını gören, bilen, ümmet derdi, vatan sevdasında olan insanlar, bu ülkenin seyrini değiştirmek adına görevi halkın desteği ile devraldılar.
Demokratik standartların en önemli şiarı olan insan haklarına öncelik verilerek, oluşturulan sorunları çözme hedefiyle yatırımlar ve çalışmalar yapıldı.
Ülke giderek kalkınmaya, Batı ile aynı yaşam standartlarını oluşturmaya, kendi dilini okumaya, kendi TV sini seyretmeye başladı. Ülke milletinin yavaş yavaş bütünleşmeye başlaması birilerinin içine korku saldı.
Batı ve içerden satılmışlar, yeni iktidar bireylerinin ülkeyi ciddi bir konuma getirmeye yönelik doğru hamleleri karşısında, 80 yıldır kurmuş oldukları stratejinin tehlikeye girdiğini gördüler.
Önce Gezi olayları, sonrasında 17-25 Aralık olaylarını devreye soktular. Bu sürecin ardından gördükleri en zayıf nokta; ana muhalefetin yetersiz kaldığıydı. Bu yetersizlik görülünce, içerdekilerin de desteği ile çok yoğun bir seçim kampanyası başlatıldı ve HDP’yi seçime hazırladılar. Bu da arzuladıkları doğrultuda makes bulmayınca tecessüs dürtüleri kabardı ihanet adına.
Özellikle medya gücünü kullanarak, gençlerimizi yanıltıp, ideolojik duyguları oluşturmaya çalıştılar.
Öncesinde zaten hepimiz kardeştik. Kardeşliğimiz Müslüman olmamız ile vücut buluyordu. Ülke gençliğini dininden uzaklaştırmaya çalıştılar.
Nüfusun çoğunluğu gençlerden müteşekkil demiştik. Gençler, medya ve sosyal medyanın oluşturduğu mizansen üzerinden magazin bilgiler ile gerçeklerden uzak tutulup, zamanlarını heba ediyorlar.
Hazırlanan mizansen üzerinden dini çatışmalar, hamaset duyguları içerisinde birinin hizmet sevdası, diğerinin siyasi davası, bir diğerinin ise milliyetçilik damarı arasına sıkıştırılan gençliğin kaybolması…
Ülkemiz büyük bir yangın yerine döndürülmeye çalışıldı. Dün dar sütunlarında kalemlerini oynatanlar bugün canları yandı diye tecessüs dürtüleri ile gazetecilik kimliğine büründüler. Gülen yüzleri, mürekkep yerine çamur akan kalemleri ile meselenin bam teline dokunmaya çalıştılar.
Bamtelinin en sesli tınısı gençlerde.
Vatan, din, kardeşlik ve her şeyden önce Allah sevgisini iliklerine kadar nakşetmiş Türkiye gençliğinin önünde durabilecek, hiçbir dünya ve kalem gücü yoktur buna emin olun.
Kokuşmuş komedram hamasetini bırakıp, her birimiz kendi alanımızda ki sevdamızın, davamızın, damarımızın hakkını gerçek manada yerine getirsek birbirimizle çatışmaya zaten gerek kalmayacak.
Aramıza nifak sokmaya çalışan güçlerin kalemleri akamete uğrayacak.